Tükenmeden Önce: *Yeni Değerler Evreni
Sinopale’nin bu yılki teması olan “Tükenmeden Önce: Yeni Değerler Evreni”, bireyleri ve toplulukları, dünya üzerindeki etkilerini yeniden fark etmeye ve sürdürülebilir bir gelecek için yeni değer sistemlerini keşfetmeye davet ediyor. Tema, yoktan yeni değerler yaratmanın ötesinde, insanlık ve doğanın belleğinde bin yıllardır var olan değerleri yeniden anlamlandırmayı amaçlıyor. Günümüzde neredeyse farkında olmadan araçsallaştırdığımız ya da göz ardı ettiğimiz insani ve doğal değerleri tartışmaya açarak, bunları daha derin bir kavrayışla sorguluyor.
Bu tema, Félix Guattari’nin "Üç Ekoloji" kavramıyla güçlü bir ilişki kuruyor. Guattari, ekolojik krizin yalnızca çevreyle sınırlı olmadığını, bireyin içsel ekolojisini ve toplumsal ekolojiyi de kapsadığını savunur. Sinopale’nin bu bağlamda sunduğu yaklaşım, ekolojik düşüncenin çok katmanlı yapısını ele alarak, çevre, birey ve toplum arasındaki ilişkileri derinlemesine incelemeyi hedefler. Doğanın ve insani değerlerin tükenme noktasına geldiği bu çağda, sürdürülebilir bir gelecek için bu üç ekolojinin bütüncül bir şekilde ele alınması gerektiği vurgulanır. Sanat, bu karmaşık ekosistemin bir yansıması olarak, bireylere ve topluluklara yeni etik ve estetik değer sistemlerini keşfetmeleri için alternatif bakış açıları sunar.
Jale Erzen’in “Üç Habitus” kavramı da bu süreci anlamak için önemli bir çerçeve sunar. Erzen’in üç habitusu – bireysel, toplumsal ve çevresel habitus – bireyin, toplumun ve doğanın karşılıklı etkileşimlerini temsil eder. Sinopale, sanatın dönüştürücü gücü aracılığıyla bu üç habitusu yeniden inşa etme ve dönüştürme olanağı sunar. Doğa-insan ilişkilerini, toplumsal pratikleri ve bireyin iç dünyasını dönüştürme potansiyeli taşıyan sanat, yeni değerler evreni inşa etme yolunda bir araç haline gelir.Bu bağlamda, “Tükenmeden Önce”, yalnızca doğanın tahribatının değil, ahlaki ve manevi değerlerin sorgulanmasını, doğa ve insan arasındaki ekolojik ilişkilerin yeni bir etik ve estetik düzen çerçevesinde yeniden ele alınmasını gerektirir. Ekoloji, insanın doğayla ve toplumla kurduğu estetik ve etik bağları yeniden düşünmeye zorlarken, sanat da bu süreçte bir aracı olarak işlev görür. Yeni Değerler Evreni, mevcut değerlerin yeniden şekillendiği, bireysel ve toplumsal sorumlulukların derinlemesine sorgulandığı ve ekolojik, ahlaki normların dönüşüm geçirdiği bir “Değerlerin Yeni Evreni” ya da doğanın ve insan varoluşunun ahlaki ve estetik değerler aracılığıyla yeniden inşa edildiği, doğanın ritmine uygun bir yaşam tarzının önem kazandığı bir evren, “Evrenin Yeni Değerleri” olarak da anlam bulabilir.
Sinopale, izleyiciyi ve katılımcıları, sanatsal üretimler aracılığıyla bu üç ekoloji ve habitus çerçevesinde derinlemesine düşünmeye ve tükenmeden önce yeni değerleri keşfetmeye çağırıyor. Bu süreç, doğanın ve toplumun estetik yapılarıyla iç içe geçen insan müdahalesinin gerilimleri üzerine kurulu bir sorgulama alanı sunarken, birey ve toplumu sürdürülebilir bir geleceğe yönlendirme potansiyeli ile şehre ortak oluyor.
Dairesel Anlatılar:
Kolektif Ethosu
Yeniden Düşünmek
Küratör: İpek M. Sür
Kolektif küratöryel süreçler, sürdürülebilir diyaloglar, sanatsal araştırmalar ve etkileşimli sunumlar üzerine inşa edilen Sinopale’nin bir parçası olarak Hollandalı/Türk küratör İpek M. Sür “Dairesel Anlatılar: Kolektif Ethosu Yeniden Düşünmek” teması altında bir dizi deneyim sunuyor. Bu tema, bireysel düşünce adacıklarında bir arada var olan farklı yaklaşımlar, fikirler, biçimler, araçlar ve disiplinleri uyum içinde birleştiriyor. Bienalin bu edisyonu, katılımcıları ekolojik mirasın içine çekerek geçmişten gelen içgörüler, yerel mitolojiler ve doğal dönüşümlerle geleceği hayal etmeye davet ediyor. Kolektif eylem ve ortak sorumluluk vurgusu yapılarak, sanat ve tasarımın anlık diyaloglar ve derin yansımalar için güçlü bir katalizör olarak ortaya çıkması sağlanıyor.
Sanatçıların eserlerinde yer alan her bir düşünce adacığı, Sinopale ekosistemi ve Sinop’un canlı şehir dokusu içindeki tüm unsurların birbirine bağlılığını tekrarlıyor. Geleneksel galeri mekanlarının sınırlarının ötesine geçen bu sunumlar ve olaylar, Sinop’un kamusal alanlarına dokunacak, şehrin sakinleriyle etkileşime geçecek ve bazı durumlarda onların katılımıyla hayat bulacak. Etkileşimli yerleştirmeler, etkileyici hikaye anlatımları ve deneyimsel projelerle ziyaretçiler, eserlerin duyusal katalizörler içe dönüşü tahrik ve teşvik ettiği birer adacığın içine taşınacak.
Sergi, mitoloji, kültürel miras, yaşanabilir şehirlerin birlikte tasarlanması, doğa ve insan arasındaki hassas denge ile döngüsellik ilkesi gibi temaları iç içe geçirerek canlı bir deneyim dokusu oluşturuyor. Bu deneyimler, katılımcıları bireysel pratikleri üzerinde derin bir düşünmeye davet ediyor ve bunların evrilen, birbirine bağlı bir dünyadaki geniş kapsamlı etkilerini sorgulamalarını sağlıyor.
Kolektif tetiklenme ve senkronizasyonun güçlü sinerjisiyle Sinop Bienali, sürdürülebilirlik, ortak sorumluluk ve kültürel sürekliliğe dayanan yeni bir ahlakı keşfetme yolculuğuna çıkıyor. Sanatsal müdahaleler ve deneyimsel projeler, ziyaretçiler ve yerel toplumu ekolojik sorumluluk ve sürdürülebilir yaşam konularını düşünmeye teşvik ediyor. İnteraktif enstalasyonlar ve kolektif sanat üretim süreçleri, katılımcıları çevresel zorluklara ortak bir yanıt vermeye yönlendiriyor. Eğitim programları, kamusal diyaloglar ve hikaye anlatma girişimleri, bu kolektif ahlakı derinleştirerek, ortaya çıkan etik standartlara ve davranışlara dair paylaşılan bir anlayış ve bağlılık geliştiriyor. Bienal, bu dinamik unsurları şehrin dokusuna işleyerek, geleneksel sanat sergilerinin ötesine geçiyor ve bireysel ile kolektif eylemleri geniş ekolojik hedeflerle uyumlu hale getiren dönüştürücü bir topluluk deneyimi yaratıyor.
Bu kavramsal "düşünce adacığı", şehre nüfuz ederek Suat Öğüt, Can Bora, Özgür Demirci, Ali İbrahim Öcal ve Banu Uğural gibi sanatçıları sergi içinde kendi benzersiz alanlarını yaratmaya davet ediyor. Bu sanat eserleri, geleneksel galeri sınırlarını aşarak şehrin dokusuna sorunsuz bir şekilde entegre olacak. Her sanatçının pratiği, devam eden küresel dönüşüme katkıda bulunarak muhtelif ancak aynı derecede önemli konuları aydınlatacak. Bilgi bombardımanı çağında, toplum genellikle sürdürülebilir gelecekleri hayal etmekte ve uygulamakta zorlanıyor. Kolektif tetiklenmeye yer var mı? Yeni ve kolektif bir ahlak için senkronize olabilir miyiz? Bu Bienal, ihtiyaç duyduğumuz yeni ahlakı yeniden düşünmek için güvenli bir platform sunuyor.
Sergilenen eserler, güzel sanatlar, enstalasyonlar, performanslar ve hikaye anlatımı uygulamaları gibi çeşitli disiplinleri ve araçları kapsayacak. SINOPALE tarafından Sinop için özel olarak görevlendirilecek her bir eser şehri bu sanatsal keşfin merkezine yerleştirecek. Bu çeşitli ifade biçimleri aracılığıyla Bienal, çevre ile olan ilişkimizin kolektif bir şekilde yeniden hayal edilmesini teşvik etmeyi, sürdürülebilirliği, ortak sorumluluğu ve anlamlı değişimi ilham vermek için sanatın dönüştürücü gücünü vurgulamayı hedefliyor.